Septum Deviasyonu (Burun Kıkırdak Eğriliği)
Septum Deviasyonu (Burun Kıkırdak Eğriliği) , estetik ve fonksiyonel beklentilerinizi karşılamak üzere tasarlanmış, modern ve güvenli bir işlemdir. Prof. Dr. Murat Songu, Septum Deviasyonu (Burun Kıkırdak Eğriliği) ve diğer işlemlerini İzmir'deki Songu Clinic'te yapmaktadır. Septum Deviasyonu (Burun Kıkırdak Eğriliği) fiyatları, süreci, öncesi ve sonrası dikkat edilmesi gerekenler için içeriğimizi okuyabilirsiniz.
Hakkımızda Randevu AlSeptum deviasyonu burun içindeki kıkırdak ve kemikten oluşan septumun orta hattan sapması sonucu ortaya çıkan yaygın bir anatomik problemdir. Doğumsal nedenler, travmalar veya gelişimsel süreçlerle ilişkili olabilen bu durum, burun tıkanıklığı, ağızdan nefes alma ve sinüzit gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen septum deviasyonu ciddi vakalarda septoplasti adı verilen cerrahi bir müdahaleyle tedavi edilebilir. Ameliyat, belirtileri hafifletmeyi ve burundan sağlıklı nefes almayı sağlamayı amaçlar. Uzman değerlendirmesi, doğru tanı ve tedavi planı için önemlidir.
Septum Deviasyonu Nedir?
Septum deviasyonu insanlık tarihinin erken dönemlerinden itibaren tıbbi ilginin odağı olmuş ve bu anatomik problemin tedavi yöntemleri yüzyıllar boyunca tıptaki gelişmelere paralel olarak evrilmiştir.
Antik Çağda Başlayan Tedavi Yaklaşımları:
Antik Mısır’da MÖ 3500’lere kadar uzanan cerrahi uygulamalarda burun kırıkları için dış splintler ve pamuklu destekler kullanılmıştır. Edwin Smith Cerrahi Papirüsü’nde yer alan bu teknikler burun anatomisine gösterilen erken ilgiyi gözler önüne serer. Hint tıbbının öncüsü Sushruta MÖ 600’de burun poliplerinin cerrahi yöntemlerle alınmasından ve bambu gibi basit aletlerle burun içinin incelenmesinden bahseder. Roma döneminde ise Aulus Cornelius Celsus burundaki şekil bozukluklarına yönelik cerrahi prosedürleri detaylandırmış ve burun estetiğine dair bilgiler sunmuştur.
Rönesans ve Sistematik Yaklaşımların Başlangıcı:
Rönesans dönemi burun deformitelerinin düzeltilmesine yönelik daha sistematik yaklaşımlara tanıklık etti. 1757’de Quelmaltz deviasyonları manuel baskı yöntemleriyle düzeltmeyi önerdi. Aynı dönemde çelik kompresörler ve fildişi malzemeden yapılmış destekler gibi yenilikçi araçlar kullanılarak tedavi girişimlerinde bulunuldu.
Modern Septoplasti Tekniklerinin Doğuşu:
1882’de Ephraim Fletcher Ingals “pencere rezeksiyonu” tekniğiyle septum cerrahisinin temellerini attı. Bu eğri kıkırdakların alınarak mukozanın korunmasını ve burnun hem estetik hem de işlevsel bir forma kavuşmasını sağladı. 1900’lerin başında Freer ve Killian’ın geliştirdiği submukozal rezeksiyon (SMR) yöntemi septum cerrahisinde devrim yarattı. 1947’de Maurice H. Cottle aşırı agresif yaklaşımların komplikasyonlara yol açabileceğini vurgulayarak daha koruyucu tekniklere öncülük etti.
Günümüzde Endoskopik Yöntemlerin Yükselişi:
21.yüzyılda geliştirilen endoskopik septoplasti teknikleri cerrahlara hassas müdahaleler yapma imkanı tanımış ve komplikasyon oranlarını düşürmüştür. Bugün septoplasti işlevsel ve estetik amaçlarla yapılan en yaygın cerrahi müdahalelerden biridir.
Septum Deviasyonunun Nedenleri Nelerdir?
Septum deviasyonu burun septumunun normalden sapması ile ortaya çıkan bir durumdur ve çeşitli faktörler bu durumu tetikleyebilir. Hem doğuştan gelen hem de sonradan gelişen faktörler septumun eğrilmesine yol açabilir. Bu nedenlerin anlaşılması doğru tedavi ve yönetim planı oluşturulmasında önemlidir. Septum deviasyonunun nedenleri şu şekildedir:
- Doğuştan nedenler: Fetüs gelişimi sırasında burun septumunun düzgün şekillenmemesi.
- Travmalar: Doğum sırasında alınan darbeler, kaza veya spor yaralanmaları.
- Mikroskopik kırıklar: Küçük travmaların zamanla septumda eğrilik oluşturması.
- Yüz kemiklerinin gelişimsel dengesizliği: Yüz kemiklerinin büyüme sürecinde oluşan dengesizlikler.
- Genetik faktörler: Marfan sendromu ve Ehlers-Danlos sendromu gibi bağ dokusu hastalıkları.
- Kronik burun iltihapları: Alerjik reaksiyonlar veya burun enfeksiyonları sonucu septumda şekil değişiklikleri.
- Mekanik faktörler: Burun içerisindeki tümörler veya kitleler.
Bu nedenlerin her biri septum deviasyonunun gelişiminde farklı derecelerde etkili olabilir.
Erken teşhis tedavi sürecinin daha etkili ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlar.
Septum Deviasyonu Ne Kadar Yaygındır?
Septum deviasyonu (SD) oldukça yaygın bir durum olup toplumlarda farklı oranlarda görülebilir. Çalışmalara göre SD’nin görülme sıklığı %30 ila %80 arasında değişiklik gösterebilmektedir. Bu farkın kullanılan tanı yöntemlerine çalışmanın yapıldığı toplumun özelliklerine ve araştırma kapsamına bağlı olduğu düşünülmektedir. Örneğin Hindistan’ın Haydarabad şehrinde yapılan bir araştırmada KBB kliniğine başvuran hastaların %30,9’unda SD tespit edilmiştir. Ancak konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (CBCT) gibi ileri görüntüleme tekniklerinin kullanıldığı çalışmalarda bu oranlar %82-87,6 gibi oldukça yüksek seviyelere çıkabilmektedir.
Demografik faktörler incelendiğinde SD’nin cinsiyetle olan ilişkisi konusunda literatürde çelişkili bulgular mevcuttur. Bazı çalışmalar kadınlar ve erkekler arasında belirgin bir fark olmadığını belirtirken diğerleri farklı oranlar bildirmiştir. Örneğin bir araştırmada kadınlarda %79,41 erkeklerde %83,33 oranında SD saptanmış ancak bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Başka bir çalışmada ise erkeklerde SD’nin biraz daha yaygın olduğu bildirilmiştir.
Yaş faktörü ise daha belirgin bir etkiye sahiptir. Araştırmalar yaş ilerledikçe SD sıklığının ve şiddetinin arttığını göstermektedir. Bu durum yaşla birlikte gelişen travmaların birikimi ve burun anatomisindeki değişikliklerle ilişkilendirilebilir. Örneğin ciddi SD’li hastaların yaş ortalaması genellikle daha yüksek bulunmuştur.
Septum Deviasyonunun Oluşum Süreci Nasıldır?
Septum deviasyonunun oluşum süreci genetik, gelişimsel ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle şekillenir. Burun septumu embriyo gelişimi sırasında frontonazal ve medial nazal yapılar ile sinir krest hücrelerinden meydana gelir. Bu dönemdeki herhangi bir bozulma doğuştan gelen septum deviasyonlarına zemin hazırlayabilir. Örneğin embriyonik gelişim sırasında septal kıkırdak ve çevresindeki yapıların uyum içinde gelişmemesi doğumdan itibaren septumda eğrilik oluşmasına neden olabilir.
Doğum sonrası dönemde burun septumu büyümeye devam eder ve kıkırdak yapılar giderek kemikleşir. Ancak bu süreçte septumun kıkırdak ve kemik bölümlerinin farklı hızlarda gelişmesi eğriliklerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanan küçük travmalar bile septumun normal hizasını bozabilir. Özellikle burun bölgesine alınan darbeler septumun şeklinin kalıcı olarak değişmesine yol açabilir. Travmaların yanı sıra septal hematomlar ve bazı iltihabi hastalıklar da septumun yapısal bütünlüğünü etkileyerek deviasyona neden olabilir.
Genetik faktörler de septum deviasyonu gelişiminde çok etkindir. Marfan sendromu veya Ehlers-Danlos sendromu gibi bağ dokusu hastalıkları olan bireylerde septum deviasyonu görülme oranı daha yüksektir. Ayrıca yüz kemiklerinin gelişiminde meydana gelen anormallikler burun septumunun eğrilik göstermesine katkıda bulunabilir. Bu nedenle septum deviasyonu birçok farklı etmenin karmaşık bir etkileşimi sonucunda ortaya çıkan bir durumdur.
Septum Deviasyonunun Belirtileri Nelerdir?
Septum deviasyonu burun içindeki kıkırdak ve kemikten oluşan burun orta duvarının eğri ya da kaymış olması nedeniyle çeşitli belirtilerle kendini gösterebilen yaygın bir durumdur. Belirtilerin şiddeti deviasyonun derecesine kişinin anatomisine ve eşlik eden diğer burun-sinüs problemlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. İşte septum deviasyonunun en sık görülen belirtileri:
Burun tıkanıklığı en yaygın şikâyetlerden biridir. Tıkanıklık genellikle tek taraflıdır ancak her iki burunda da hissedilebilir. Bu durum nefes almayı zorlaştırır ve özellikle gece uyku sırasında daha belirgin hale gelir. Soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarında belirtiler daha da kötüleşebilir.
Burun içindeki yapısal bozukluk sinüslerin düzgün bir şekilde boşalmasını engelleyebilir. Bu durum yüz ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve basınç hissiyle karakterize tekrarlayan sinüzit ataklarına yol açabilir.
Septum deviasyonu olan kişilerde burun mukozası daha hassas hale gelir. Hava akışındaki düzensizlik mukozanın kurumasına ve kabuklanmasına neden olarak sık burun kanamalarına yol açabilir.
Burun tıkanıklığı nedeniyle horlama, huzursuz uyku veya uyku apnesi görülebilir. Bu durum uyku kalitesini ciddi şekilde etkiler ve gündüz yorgunluğuna neden olabilir.
Kronik burun tıkanıklığı olan kişiler genellikle ağızdan nefes almak zorunda kalır. Bu durum ağız kuruluğuna, boğaz tahrişine ve daha sık üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açabilir.
Septumun eğriliği nedeniyle havanın koku alma bölgesine ulaşamaması, koku duyusunda azalmaya veya kayba neden olabilir. Bu durum tat duyusunu da etkileyebilir.
Septum deviasyonuna bağlı yapısal problemler burun içindeki dokuların birbirine baskı yapmasına neden olabilir. Bu durum yüzde ağrı, basınç hissi ve baş ağrıları olarak hissedilir.
Belirtiler her hastada aynı şekilde görülmez; bazı kişilerde belirgin şikâyetler varken bazıları bu durumun farkında bile olmayabilir.
Septum Deviasyonu Nasıl Teşhis Edilir?
Septum deviasyonunun teşhisi dikkatli bir hasta değerlendirmesiyle başlar. İlk adım hastanın şikayetlerini detaylıca öğrenmeyi amaçlayan ayrıntılı bir öykü almaktır. Burun tıkanıklığı, sık tekrar eden sinüs enfeksiyonları, burun kanamaları, yüz ağrısı ve uyku bozuklukları gibi belirtiler genellikle deviasyonu düşündürür. Ardından fizik muayene gerçekleştirilir. Burun spekulumu kullanılarak yapılan ön rinoskopi ile septumun yapısındaki sapma ve burun içindeki tıkanıklıklar incelenir. Bu temel muayene çoğu zaman deviasyonun varlığını ve derecesini anlamamıza yardımcı olur.
Daha ayrıntılı bir değerlendirme gerektiğinde burun endoskopisi uygulanır. Esnek veya sert bir endoskopla yapılan bu işlem septumun tam yerleşimi, eğriliğin derecesi ve eşlik eden burun eti büyümeleri ya da polipler gibi durumları tespit etmede oldukça değerlidir. Karmaşık vakalarda veya cerrahi planlama yapılıyorsa bilgisayarlı tomografi (BT) taraması tercih edilir. BT burun ve sinüs yapılarını detaylı bir şekilde görüntülememizi sağlayarak deviasyonun ciddiyetini ve diğer olası problemleri belirlememize yardımcı olur.
Fonksiyonel değerlendirme yöntemleri de tanıda önemlidir. Akustik rinometri, burun boşluğundaki açıklığı ölçerken; rinomanometri, burun hava akışını ve direncini değerlendirir. Bu ölçümler deviasyonun nefes alma üzerindeki etkisini anlamamızı sağlar.
Septum Deviasyonu Nasıl Tedavi Edilir?
Septum deviasyonunun tedavisinde amaç hem burun tıkanıklığı gibi fonksiyonel sorunları gidermek hem de hastanın yaşam kalitesini artırmaktır. Hafif deviasyonlarda medikal tedaviler burun içindeki şişlikleri ve iltihaplanmayı azaltarak semptomları geçici olarak hafifletebilir. Ancak anatomik bozukluğun temel nedeni olan septum eğriliği yalnızca cerrahi müdahale ile düzeltilebilir.
Septoplasti adı verilen cerrahi işlem septum deviasyonunun tedavisinde en etkili yöntemdir. Bu ameliyat genellikle genel anestezi altında yapılır ve hastanın ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilir. Operasyon sırasında burun içinden yapılan küçük kesilerle septumu çevreleyen mukoza dokusu kaldırılır. Eğri olan kıkırdak ve kemik dikkatlice şekillendirilir ya da çıkarılır. Bu süreçte burnun yapısal bütünlüğünü korumak için dikişler, greftler veya destekleyici teknikler kullanılabilir.
Fonksiyonel düzeltmelerin yanı sıra estetik kaygıları olan hastalarda septoplasti genellikle rinoplasti ile birleştirilir. Bu işlem, burnun dış yapısındaki asimetrileri düzeltmeyi ve daha doğal bir görünüm sağlamayı amaçlar. Örneğin burun sırtındaki kemerlerin alınması burun ucunun şekillendirilmesi veya kıkırdak greftlerinin kullanılması estetik ve fonksiyonel faydalar sağlar. Ayrıca burun valv alanı gibi hava akımını etkileyen bölgelerde özel dikişler ya da greftler kullanılarak hava yolu açıklığı artırılabilir.
Septum deviasyonu tedavisinde başarı doğru cerrahi tekniklerin uygulanması ve iyileşme sürecinin dikkatle takip edilmesiyle mümkündür.
Septum Deviasyonunun Komplikasyonları Nelerdir?
Septorinoplasti ameliyatı sırasında septum deviasyonunu düzeltmeye yönelik yapılan cerrahilerde karşılaşılabilecek riskler hastaya özgü faktörler ve ameliyatın teknik detaylarına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Hasta kaynaklı riskler arasında sigara kullanımı, diyabet, alerjik rinit, yaş ve burun anatomisindeki bireysel farklılıklar yer alır. Sigara kullanımı yara iyileşmesini olumsuz etkileyerek hem erken hem de geç dönemde komplikasyon riskini artırabilir. Diyabet gibi kronik hastalıklar ise kan şekeri kontrolünün sağlanması durumunda belirgin bir risk oluşturmamakla birlikte dikkatle değerlendirilmelidir.
Ameliyatla ilişkili faktörler arasında septum deviasyonunun karmaşıklığı kullanılan cerrahi teknik cerrahın tecrübesi ve ameliyat süresi gibi unsurlar bulunur. Karmaşık deviasyonların düzeltilmesi sırasında mukozal yırtıklar oluşabilir. Bu yırtıklar doğru şekilde onarılmadığında septal perforasyona yol açabilir ancak ameliyat sırasında yapılan dikkatli onarımlar bu riski büyük ölçüde azaltır.
Cerrahi sonrası görülebilecek komplikasyonlar arasında burun destek yapılarında zayıflama yara iyileşme sorunları ve burun yapısında istenmeyen şekil değişiklikleri sayılabilir. Özellikle destek yapılarının korunması ve ameliyat sırasında yeterli doku bulunması bu tür komplikasyonların önlenmesinde önemlidir.
Risklerin en aza indirilmesi için cerrahın deneyimi ve ameliyat öncesi detaylı bir değerlendirme süreci kritik öneme sahiptir. Hastaların ameliyat öncesi sigarayı bırakmaları ve varsa kronik hastalıklarının kontrol altına alınması başarı oranını artırarak olası komplikasyonları en aza indirecektir.
Septum Deviasyonunun Tedavisi Ne Zaman Yapılabilir?
Septum deviasyonunun tedavisi hastanın belirtileri ve yaşam kalitesi üzerindeki etkilerine bağlı olarak planlanır. Cerrahi müdahale genellikle konservatif tedavilerin (ilaçlar, burun spreyleri vb.) yetersiz kaldığı durumlarda tercih edilir. Burun tıkanıklığı, septum eğriliğinin en yaygın belirtisidir ve hava akışını ciddi şekilde engelleyerek hastaların yaşamını zorlaştırabilir. Eğer bu durum özellikle geceleri ağızdan nefes alma gibi alışkanlıklar veya uyku bozukluklarına yol açıyorsa cerrahi tedavi düşünülmelidir.
Septum deviasyonu sinüs drenajını bozarak kronik veya tekrarlayan sinüzite neden olabilir. Bu durumda tekrarlayan enfeksiyonları önlemek ve sinüslerin düzgün bir şekilde havalanmasını sağlamak için septoplasti ya da septorinoplasti önerilir. Burun mukozasını tahriş eden çıkıntılı septum bölgeleri (spurlar) sık burun kanamalarına yol açabilir. Bu tür sorunlarda cerrahi müdahale hem kanama sıklığını azaltır hem de hastaların rahat nefes almasını sağlar.
Bazı hastalarda septum deviasyonu burun yan duvarıyla temas noktalarında ağrı veya baş ağrısına neden olabilir. Özellikle “Sluder nevraljisi” olarak adlandırılan bu durum cerrahi tedavi ile ağrıyı hafifletebilir. Benzer şekilde burun tıkanıklığının obstrüktif uyku apnesi gibi ciddi sorunları kötüleştirdiği durumlarda da cerrahi müdahale gerekebilir.
Estetik kaygılar da tedavi planlamasında önemli bir rol oynar. Eğri bir septum, burun yapısında belirgin asimetrilere yol açabilir. Septorinoplasti bu tür durumlarda hem fonksiyonel hem de estetik açıdan tatmin edici sonuçlar sunar. Ek olarak endoskopik sinüs cerrahisi veya ön kafa tabanı ameliyatı gibi girişimler öncesinde burun eğriliğinin düzeltilmesi cerrahi alanın daha net görülmesini ve işlemin başarısını artırabilir.
Son olarak uyku apnesi tedavisinde CPAP cihazını burun tıkanıklığı nedeniyle tolere edemeyen hastalarda da septoplasti cihaz kullanımını kolaylaştırmak için uygulanabilir.
Septum Deviasyonu Tedavisi Ne Zaman Yapılamaz?
Septorinoplasti ameliyatı septum deviasyonunun tedavisinde etkili bir yöntemdir; ancak bazı durumlarda cerrahi müdahale sakıncalı olabilir ve dikkatle değerlendirilmelidir. Öncelikle aktif enfeksiyonlar ameliyat için önemli bir engel oluşturur. Burun ya da sinüslerde rinosinüzit gibi enfeksiyonların varlığı cerrahi sırasında enfeksiyonun yayılma riskini artırabilir ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu tür durumlarda enfeksiyon tedavi edilmeden ameliyat ertelenmelidir.
Bazı sistemik rahatsızlıklar da cerrahiyi riskli hale getirebilir. Örneğin vaskülit gibi damar iltihabı durumlarında hem cerrahi prosedür hem de iyileşme süreci ciddi zorluklar içerir. Benzer şekilde kontrolsüz diyabet, şiddetli hipertansiyon ya da kanama bozuklukları gibi tıbbi sorunlar ameliyat sırasında komplikasyon riskini artırır. Bu nedenle öncelikle bu hastalıkların tedavi edilmesi veya kontrol altına alınması gereklidir.
Hastanın yaşam tarzı da cerrahi uygunluğunu etkileyebilir. Burun içi kokain kullanımı gibi zararlı alışkanlıklar mukozada ve damar yapısında ciddi tahribat yaparak yara iyileşmesini engeller ve komplikasyon riskini yükseltir. Sigara içen hastalarda ise doku iyileşmesi yavaşlar ve enfeksiyon riski artar. Bu nedenle sigaranın bırakılması genellikle ameliyat öncesi dönemde önerilir.
Ameliyatın zamanlaması da kritik bir faktördür. Daha önce septorinoplasti geçirmiş bir hastada dokuların tam olarak iyileşmesi ve stabil hale gelmesi yaklaşık bir yıl alır. Bu süre dolmadan yapılan müdahaleler dokuların zarar görmesine yol açabilir.
Ayrıca hastanın ameliyattan beklentileri cerrahi kararını doğrudan etkiler. Eğer hasta gerçekçi olmayan beklentilere sahipse veya cerrah ile hasta arasında hedefler konusunda uyum sağlanamıyorsa ameliyatın yapılması doğru olmayabilir. Bu tür durumlarda detaylı bir değerlendirme ve iletişim süreci oldukça önemlidir. Kapsamlı bir muayene ve hasta öyküsü cerrahi uygunluğun belirlenmesinde en önemli adımlardır.
Septum Deviasyonu İyileşme Süreci Nasıldır?
Septorinoplasti ameliyatı sonrası iyileşme süreci genellikle planlı bir şekilde ilerler ve her hastanın deneyimi benzer aşamalardan geçer. İyileşme sürecinin ana hatları şöyledir:
- Ameliyat sonrası ilk birkaç gün hafif ila orta derecede ağrı olabilir. Bu ağrı genellikle ilk üç gün yoğun olup, zamanla azalır.
- Doktorun önerdiği ağrı kesiciler ve uygun yönetim stratejileri, hastaların konforunu artırır.
- Burunda kanamayı önlemek ve iyileşmeye yardımcı olmak için tamponlar yerleştirilir. Bu tamponlar genellikle 1 ila 3 gün sonra çıkarılır.
- Tampon kullanımı sırasında hastaların ağızdan nefes alması ve ani hareketlerden kaçınması önerilir.
- Ameliyat sonrası göz çevresi ve yanaklarda şişlik ve morluklar görülebilir. Şişlik genellikle üçüncü günde zirveye ulaşır ve zamanla azalır.
- Şişlikleri hafifletmek için başın yüksekte tutulması ve soğuk kompres uygulanması önemlidir.
- Burun şeklinin korunması için splintler veya dış koruyucular yerleştirilir. Splintler genellikle bir hafta sonra çıkarılır.
- Burun içini nemli tutmak için tuzlu su spreyleri veya burun yıkama solüsyonları kullanmak, kabuklanma ve pıhtı oluşumunu engeller.
- Hastalar genellikle 7 ila 14 gün sonra normal aktivitelerine, iş veya okula dönebilirler.
- Ağır fiziksel aktivitelerden en az iki hafta boyunca kaçınılması gereklidir.
- Ameliyat sonrası düzenli kontrol randevuları, iyileşme sürecinin izlenmesi ve olası komplikasyonların önceden tespit edilmesi için önemlidir.
Septorinoplasti sonrası iyileşme süreci, sabır ve dikkat gerektiren bir dönemi kapsar. Ancak doğru bakım ve doktorun önerilerine uyulması ile süreç daha rahat ve hızlı bir şekilde ilerler.
Septum Deviasyonu Nasıl Önlenir?
Septum deviasyonunun tamamen önlenmesi her zaman mümkün olmasa da belirli risk faktörlerine odaklanarak bu durumu önlemek veya riskini azaltmak mümkündür. Doğuştan gelen septum eğrilikleri genellikle genetik ve gelişimsel faktörlerle ilişkili olduğundan bu tür eğriliklerin anne karnında önlenmesi mümkün değildir. Ancak travmalar gibi sonradan oluşan nedenler üzerinde koruyucu önlemler almak etkili bir yaklaşımdır.
Özellikle temas sporları gibi fiziksel aktiviteler sırasında burna alınan darbeler septum deviasyonunun en yaygın nedenlerinden biridir. Bu nedenle spor yaparken uygun koruyucu ekipmanların kullanılması büyük önem taşır. Koruyucu başlıklar ve yüz maskeleri burun travmalarını engelleyerek septum eğriliği riskini azaltabilir. Çocukluk döneminde düşme ve çarpmalara bağlı burun yaralanmaları da yaygındır; bu tür durumlarda erken dönemde tıbbi müdahale ile septum deviasyonu gelişimi önlenebilir.
Cerrahi müdahaleler sırasında uygulanan teknikler de septumun düzgünlüğünü koruma açısından önemlidir. Örneğin estetik burun ameliyatları (rinoplasti) sırasında dikkatli cerrahi teknikler uygulanmalı ve burun yapısının fonksiyonel bütünlüğü korunmalıdır. Günümüzde kullanılan modern cerrahi yöntemler burun septumunun doğru pozisyonda kalmasına yardımcı olacak şekilde tasarlanmıştır. Özellikle burun ameliyatlarında kullanılan “8” dikiş tekniği veya halka şeklindeki destekleyici dikişler septumun iyileşme sürecinde eğrilmesini önlemekte etkili olabilir.
Ebeveynler çocukların burun travmalarına karşı korunmasına dikkat etmeli ve olası bir travma durumunda hızlıca bir uzmana başvurmalıdır. Erken tanı ve tedavi ileride gelişebilecek septum deviasyonu riskini önemli ölçüde azaltabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Septum deviasyonu, burun içindeki kemik ve kıkırdak yapısının ortadan kayarak bir tarafa doğru eğilmesi sonucu meydana gelir ve bu durum burun tıkanıklığına yol açar. Hava akışını kısıtlar ve özellikle soğuk algınlığı ya da alerjik reaksiyonlar gibi durumlarda burun pasajlarının şişmesiyle nefes almayı zorlaştırır. Eğrilmiş septum, burun içinde kuru hava akışına neden olabilir ve bu da burun kanamalarına yol açabilir. Ayrıca burundaki dengesiz hava akışı gece uyurken horlamaya ya da sesli nefes almaya sebep olabilir. Bazı kişilerde burun tıkanıklığının değişkenlik göstermesi septum deviasyonunun bir belirtisi olabilir. Bu kişiler genellikle daha rahat nefes alabilmek için belirli bir pozisyonda uyumayı tercih ederler.
Septum deviasyonu ameliyatı sonrasında burun tıkanıklığı genellikle doku şişmesi nedeniyle 7 ila 10 gün sürer. Ancak bazı hastalar, iyileşme sürecine ve ameliyatın kapsamına bağlı olarak 3 ila 4 hafta boyunca tıkanıklık yaşayabilir. Postoperatif bakım talimatlarına uymak, örneğin tuzlu su spreyleri kullanmak ve başı yukarıda tutmak, tıkanıklığı hafifletmeye ve iyileşmeye yardımcı olabilir.
Evet, septum deviasyonu ameliyatı (septoplasti), estetik düzeltme (rinoplasti) ile birleştirilebilir ve bu birleşik işleme septorinoplasti denir. Bu yöntem, deviye olmuş septum nedeniyle oluşan nefes alma zorlukları gibi fonksiyonel sorunları ve burun şekliyle ilgili kozmetik endişeleri aynı anda çözer. Septorinoplasti geçiren hastalar hem burun fonksiyonlarında hem de estetik görünümde önemli iyileşmeler yaşarlar. Örneğin 250 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, aynı anda rinoplasti ve septoplasti yapılan hastaların komplikasyon oranı %5, revizyon oranı ise %9 olarak belirlenmiştir ki bu oranlar, yalnızca rinoplasti yapılan hastalarla karşılaştırıldığında benzerdir. Ayrıca bu hastaların %94’ü birleşik prosedürden memnuniyetlerini belirtmiştir, bu da işlevsel ve estetik kaygıları tek bir ameliyatla çözmenin yüksek hasta memnuniyetine yol açabileceğini göstermektedir.
Septum deviasyonu ameliyatı (septoplasti), kanama, enfeksiyon, septal hematom (burun boşluğunda kan birikmesi), septal perforasyon (burun orta bölmesinde delik oluşması), burun şeklinin değişmesi, koku kaybı, kesilerin iyileşmemesi ve ameliyat öncesi semptomların devam etmesi gibi riskler taşır. Enfeksiyon oranları %3.1 ile %3.3 arasında değişirken, küçük kanamalar %34.7’ye kadar görülebilir. Bu risklerin tümü, cerrahınızla konuşularak dikkate alınmalıdır.
Septum deviasyonu düzeltme ameliyatı (septoplasti) genellikle burun şeklini değiştirmez. Ancak septumda ciddi bir eğrilik varsa veya fazla kıkırdak çıkarılması gerekirse, burun ucunda hafif değişiklikler olabilir. Aşırı kıkırdak alınması, burun ucunun sarkmasına veya çökmesine yol açabilir.